Muris, bazı durumlarda mirasçılarının miras haklarını zedeleyerek onlardan tabir-i caiz ise mal kaçırmak isteyebilir. İşte böyle durumlarda mirasbırakan muris muvazaasına başvurur.
Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan bir sözleşme yapmasıdır.
Muris muvazaası ise nitelikli muvazaa olarak kabul edilir. Mirasbırakan, mirasçısını miras hakkından mahrum bırakmak için aslında yapmak istemediği bir işlemi yapmış gibi göstermesi ile muris muvazaası oluşmuş olur.
Muris Muvazaası Şartları
Muris muvazaasının var olması için 4 unsurun bulunması gerekir:
- Görünüşteki işlem
- Muvazaa anlaşması
- Mirasçıları aldatma amacı
- Gizli sözleşme
Uygulamada murisin görünürde yaptığı işlemler olarak satış, bağışlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi örnek verilebilir. Muris aslında bu işlemleri yapmak istememekte ancak saklı paylı mirasçıların miras haklarını elde etmelerine engel olmak için bu işlemleri yapmaktadır.
Muvazaa anlaşması ile muris ve üçüncü kişi görünürde yapılan işlemin kendi aralarında hiçbir hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda anlaşmışlardır.
Muris muvazaasının en önemli unsuru ise mirasbırakanın mirasçıları aldatma amacı içinde bu işlemleri yapmış olmasıdır. Aksi takdirde mirasçılar muris muvazaa davası açamazlar.
Gizli sözleşme ise murisin aslında yapmak istediği ancak görünüşteki işlemin arkasına sakladığı iradesidir. Eğer gizli sözleşme şekle tabi ise bu şekle uyulmadığı için geçersiz olacaktır.
Mahkeme somut olaya göre muris muvazaa incelemesi yapacaktır. Örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/ 1265 E. 2020 / 764 K. Sayılı kararda "yüklü miktarda malvarlığı ve geliri olan miras bırakanın taşınmaz satmasını gerektirir nitelikte büyük bir ihtiyaç ya da haklı bir nedeninin bulunduğundan söz edilemez. … muvazaanın varlığının bir göstergesi olduğu açıktır." şeklinde karar vermiştir.
Muris Muvazaa Davasını Kimler Açabilir?
Muris muvazaa davasını miras hakkı çiğnenen her türlü mirasçı açabilir. Bu durum 01/04/1974 tarihli 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda "Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında Tapu Sicil Memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklanmış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmanın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanununun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine" şeklinde açıklanmıştır. Ancak davayı mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirastan çıkarılan kişiler açamaz.
Açılan muris muvazaa davası pay oranında değil de malın terekeye dönmesi talepli ise bu durumda tüm mirasçıların olurunu almak veya temsilci ile davayı açmak zorundadırlar. Ancak mirasçı kendi payı oranında dava açıyorsa bu durumda her bir mirasçı tek başına dava açabilir.
Muris muvazaası davası mirasbırakanın ölümünden sonra her zaman açılabilecek bir davadır. Dava, zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir.
Muris muvazaa davası mirasçıların miras haklarını zedeleyen tasarruf işleminin yapıldığı kişilere karşı açılır. Ayrıca 01/04/1974 tarihli 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda “Miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacı ile yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin, miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için, durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi halinde, kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi dava açabilir.” denilmiştir.
Ayrıca muvazaa her türlü delil ile ispatlanabilir. Yani muvazaanın ispatlanabilmesi için tanık dinlenebilir. Bu davalar tanıkla da ispatlanabilen davalardır.