ALDATMA (ZİNA) SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesine göre;
“Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.”
Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde özel boşanma sebeplerinden biri olarak sayılan aldatma (zina), evli kişinin eşi dışında bir kimseyle cinsel birlikteliğe girmesidir. Aldatmanın varlığı kanıtlandığında hak düşürücü süreler içerisinde eş, zina yapan diğer eşe karşı boşanma davası açabilir.
Aldatma evrensel bir boşanma sebebidir. aldatmanın varlığının kabul edilebilmesi için cinsel ilişkinin var olması gerekir. Sarılmak, öpüşmek veya dokunmak zina olarak kabul edilmez. Bu tür davranışlar güven kırıcı davranışlar olarak nitelendirilir ve aldatma sebebiyle boşanma davasının konusunu oluşturmazlar.
Daha önceleri aynı cins ile yapılan eylem aldatma (zina) olarak kabul edilmezken 2017 senesinde Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu 2016/6730 E. 2017/565 K. Sayılı kararında aynı cins ile gerçekleştirilen cinsel ilişkinin aldatma (zina) olarak kabul edilmiştir. Bu karardan önce aynı cinsle gerçekleştirilen cinsel ilişkinin haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davasına konu olacağı belirtiliyordu.
Ayrıca belirtmek gerekir ki öğreti her ne kadar zina için tam ve normal bir cinsel ilişkinin olmasının şart olduğu görüşünde ise de Yargıtay zina için gerekli ortama girilmiş ancak elde olmayan sebeplerden dolayı cinsel ilişki teşebbüs mertebesinde kalsa bile bu hareketi zina sebebiyle boşanma için yeterli saymaktadır.
Aldatma (Zina) Sebebiyle Boşanma Davası Açmanın Şartları
Bazı koşulların oluşması durumunda aldatma (zina) sebebiyle boşanma davası açılabilmektedir. Bu koşullar şunlardır;
-
Evlilik İlişkisinin Bulunması
Boşanma davası açılabilmesi için ilk ve en önemli şart hukuka uygun geçerli bir evliliğin olmasıdır. Zinanın oluşabilmesi için de başkasıyla cinsel ilişkinin evlilik birliği devam ederken veya resmi olarak boşanmadan önce gerçekleşmesi gerekir.
-
Eşin Başkası ile Cinsel İlişkide Bulunması
Evli kadın veya erkek başka kadın veya erkek ile cinsel ilişki yaşadığında zina gerçekleşmiş olmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere zinanın olabilmesi için cinsel ilişkini gerçekleşmesi gerekir. Mesajlaşmak, sarılmak, öpüşmek, dokunmak gibi eylemler zinaya sebep olmaz.
- Zina Edenin Kusurlu Olması
Zina eden eşin bilerek ve isteyerek bu eylemi gerçekleştirmiş olması gerekir. Aksi takdirde tehdit edilerek veya zorlanarak cinsel ilişkide bulunan eşin kusurlu olduğundan bahsedilemez ve bu eş zina gerçekleştirmiş olmaz.
Aldatma (Zina) Sebebiyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Zina sebebiyle dava açarken dikkat edilmesi gereken hususlardan biri şudur: Boşanma dilekçesinde ya sadece zina sebebine dayanabiliriz ya da hem zina hem de genel sebeplere dayanabiliriz.
Bu iki durumun farklı sonuçları vardır. Eğer sadece zina sebebine dayanarak bir boşanma davası açılmışsa ve dava sürecinde zinanın varlığı kanıtlanmamışsa boşanma davası mahkeme tarafından reddedilecektir. Buna rağmen eğer zina sebebi yanında genel sebeplere göre de boşanma davası açılırsa mahkeme öncelikle zinanın varlığını inceleyecek, zinanın olmadığına kanaat getirirse de genel sebeplerini dikkate alacaktır.
Bu gibi durumların kişilere hak kaybına sebep olmaması için Eskişehir boşanma avukatından destek alınması gerekir.
Aldatma Nasıl İspatlanabilir?
Zina, mutlak boşanma sebebidir. Yani boşanma kararının verilebilmesi için zinanın var olduğunun kanıtlanması yeterlidir.
Peki zina, dava sürecinde nasıl ispatlanabilir?
Zina, hukuka uygun her türlü delille ispatlanabilir. Burada genel ispat kuralları geçerlidir. Yani ispat yükü davacıdadır. Buradaki tek istisna ayırt etme gücünün ispatında ortaya çıkar. Zinanın varlığı kanıtlandığında zinayı yapan kişinin ayırt etme gücüne sahip olduğu kabul edilir. Bunun aksini davalı ispat etmekle yükümlüdür.
Hukuka uygun olmayan deliller ile zina kanıtlanmış olsa bile bu tür delillerin karara esas alınması imkansızdır.
Bazı durumların ise zinaya karine teşkil ettiği belirtilir. Bu durumlar şunlardır;
- Yurt dışında olan kocanın karısının gebe olması
- Kadın veya kocanın zührevi hastalığa yakalanması
- Kısır kocanın karısının gebe kalması
- Fotoğraflar
- Mektuplar
- İletişim araçları,
- Tanık anlatımları
- Düğün yapmak
Ayrıca zinanın kanıtlanması için eşin telefonuna casus yazılım yüklenmesi sonucu elde edilen delillerde kişisel veriler hukuka aykırı olarak elde edildiği için hukuka aykırı delil olup hakim tarafından hükme esas alınmaması gerekir.
Ayrıca Mahkeme olayların doğruluğunu kanıtlamak için tarafların yemin etmesini isteyemeyeceği gibi tarafların bu konudaki ikrarları da hakimi bağlamaz.
Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süreleri
Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi ikinci fıkrasında zina sebebiyle boşanma davasının hangi sürelerde açılabileceğini belirtmiştir. Bun göre “ Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.”
Kanun metninden de anlaşılabileceği üzere zinayı öğrenen eş 6 ay içinde zina nedeniyle boşanma davası açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süredir ve hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınacaktır. Eğer kişi eşinin kendisini aldattığından şüpheleniyorsa bu durumda zina öğrenilmiş sayılmaz.
Kanun koyucu ayrıca hak düşürücü süreler için üst sınır koymuştur. Eğer aldatmanın yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl geçmişse zina nedeniyle boşanma davası açılamaz.
Bu iki süre de zina tek eylemden oluşuyorsa zinanın yapıldığı gün, eğer zina devam eden bir eylemse son zinanın yapıldığı gün başlar.
Aldatan Eşin Affedilmesinin Sonuçları
Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinin üçüncü fıkrasında “Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” denilmektedir. Burada af örtülü veya açık bir beyan ile yapılabilir. Ayrıca af beyanı yazılı veya sözlü de olabilir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir husus daha vardır. Af beyanı zina eyleminden sonra yapılmalıdır. Daha önce yapılmış olan af beyanı halinde bu beyan boşanma davasını etkilemez.
Af beyanından sonra eş yine zinada bulunmuşsa daha önce verilen af beyanı bu zina için geçerli olmaz. Aldatan eş de kendisinin affedildiğini iddia edemez.
Aldatılan Eşin 3. Kişiye Karşı Tazminat Talebi
Türk Medeni Kanunu 174. Maddesine göre;
“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Kanun metninde aldatan eşin maddi veya manevi tazminat yükümlülüğü olduğu belirtilmiştir. Buna rağmen aldatılan eşin üçüncü kişiye karşı tazminat talebinde bulunup bulunamayacağına dair bir hüküm kanunda yoktur.
Yargıtay’ın bu konuda birbirinden farklı içtihatları bulunmaktadır. Son olarak Yargıtay’ın 06.07.2018 tarihinde vermiş olduğu içtihadı birleştirme kararı ile birlikte aldatılan eşin sadece aldatıldığından dolayı üçüncü kişiden tazminat talep edemeyeceğini belirtmiştir. Karar metni şu şekildedir;
“Evli kişiyle birlikte olan üçüncü kişinin sırf diğer eşe zarar verme kastıyla hareket ettiğinden bahsedilemediği taktirde, artık üçüncü kişinin bu fiili TBK 49/2 ye göre tazminatı gerektirmeyecektir.”
Karar metninden de anlaşılacağı üzere eğer üçüncü kişi sırf aldatılan eşe zarar vermek için zinaya ortak olmuşsa o zaman hakkında tazminat davası açılabilecektir.
Ayrıca zina sebebiyle açılan bir boşanma davasında zinanın kanıtlanarak boşanmanın zina sebebiyle olması durumunda mal paylaşım davasında zina yapan eşin artık değerdeki payının azaltılmasına veya tamamen kaldırılmasına hakim tarafından karar verilebilmektedir. TMK 236/2 maddesinde ‘’ Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.’’ Hükmünü içermektedir.